Böbrek nakli ameliyatı sadece cerrahi bir işlem değildir. Uzun süreli böbrek yetmezliği vücuttaki asit-baz, hormonal, sıvı ve metabolik dengeyi bozar. Bu durumda vücut cerrahisi sırasında aşılamayı azaltmak için ek ilaçlar kullanılır.
Bu nedenle böbrek nakli karmaşık bir cerrahi işlemdir. Karmaşık uygulamalarla bazı komplikasyonlar ortaya çıkabilir ve tedavi riskli olarak sınıflandırılır.
Böbrek nakli yaptıranlara böbrek naklinin riskleri ayrıntılı olarak anlatılır. Ancak böbrek yetmezliği ile yaşamanın riskleri böbrek nakli risklerinden daha yüksektir.
Böbrek nakli ile ilgili riskler ana başlık olarak şu şekilde özetlenebilir;
Cerrahi riskler
Tıbbi riskler
İmmünolojik (aşılama) riskler
Hastanın koroner arter problemlerine bağlı olarak kan sulandırıcı ilaç kullanması ameliyat sırasında ve sonrasında kanama ve morarma riski yaratır. Yara enfeksiyonu, bağışıklığı azaltan aldıkları ilaçlar nedeniyle normal insanlara göre daha yüksektir.
Bir hastada kronik böbrek yetmezliğine ek olarak hipertansiyon veya şeker hastalığı varsa damar yapısı bozulur.
Vasküler endotelin (iç yapı) bozulması, sütür hattında pıhtı oluşumuna ve bazen de damar tıkanıklığına neden olur.
Sonuç olarak, bir arter veya damar tıkanabilir. Damar tıkanıklığı organ kaybının sebebidir.
Tıbbi açıdan ameliyat sonrası erken dönemde kullanılan steroidler ve diğer ilaçlar, sindirim sistemi ve merkezi sinir sisteminden yan etkilere neden olabilir. Periferik tromboembolizm (küçük damarların pıhtı ile tıkanması) riski artar.
Ameliyat sonrası dikkatli gözlem, daha etkili bir mücadele ve böbrek transplantasyonunun olası riskleri ile tedavi imkanı sağlar.
Böbrek nakli riskleri arasında enfeksiyonlar önemli bir yer tutmaktadır. Mikrobiyal hastalıklar, özellikle idrar yolu enfeksiyonları, ameliyattan sonraki ilk altı ayda özellikle yaygındır.
Enfeksiyonlarla etkili bir şekilde mücadele edilmezse, vücutta böbrek reddi krizi meydana gelebilir. Ek olarak, sık görülen enfeksiyonları tedavi etmek için kullanılması gereken ilaçlar böbrekler için toksik olabilir ve işlevlerini bozabilir.
Kullanılan bağışıklama ilaçlarının yan etkisi olarak şeker hastalığı gibi hormonal dengesizlikler ortaya çıkabilir. Bu nedenle nakil sonrası hasta çok uzun süre yakından izlenmelidir.
İmmünolojik bir risk olarak reddedilme krizi ortaya çıkabilir. Normal görünen çok detaylı ameliyat öncesi muayenelere ve karşılaştırmalı testlere rağmen hasta, implante böbreğe karşı hücresel veya antikorların neden olduğu ret krizleri yaşayabilir.
Steroidler, ATG ve plazmaferez gibi bu tür etkili tedavilere rağmen, bu krizler tekrarlayan veya kronik olabilir ve böbrek fonksiyonu bozulabilir. Bir hastada böbrek nakli riskleri değerlendirilirken böbrek naklinin yapılacağı merkezin tecrübesi de önemlidir.